Morbid obezite, yani vücut ağırlığının ölümcül olarak normal sınırların üzerinde olması, vücudun yağ bileşeninin kadınlarda %30’un ve erkeklerde %25’in üzerinde olması anlamına gelir.
Bilimsel tanımı, kilogram cinsinden ağırlığın, metre cinsinden boyun karesine oranıyla ifade edilen vücut kitle indeksidir (BMI). VKİ 30 kg/m2’nin üzerinde ise bu kişi obez kabul edilirken, VKİ 35 kg/m2’nin üzerinde ve 40 kg/m2’nin üzerinde olması sırasıyla yönetilmesi gereken ciddi obeziteyi ve morbid (ölümcül) obeziteyi gösterir.
OBEZİTE VE DİYABET CERRAHİSİ
OBEZİTE
Morbid obezite, yani vücut ağırlığının ölümcül olarak normal sınırların üzerinde olması, vücudun yağ bileşeninin kadınlarda %30’un ve erkeklerde %25’in üzerinde olması anlamına gelir. Daha bilimsel tanımı, kilogram cinsinden ağırlığın, metre cinsinden boyun karesine oranıyla ifade edilen vücut kitle indeksidir (BMI). VKİ 30 kg/m2’nin üzerinde ise bu kişi obez kabul edilirken, VKİ 35 kg/m2’nin üzerinde ve 40 kg/m2’nin üzerinde olması sırasıyla yönetilmesi gereken ciddi obeziteyi ve morbid (ölümcül) obeziteyi gösterir.
OBEZİTEDEN KAYNAKLANAN DURUMLAR
Obezite birçok durumu tetikleyen veya ilerleten bir faktör olarak öne çıkıyor. Tip II diyabet, hipertansiyon, kolesterol bozuklukları, kardiyovasküler tıkanıklıklar, kalp krizi, gastrik reflü, astım, karaciğer yağlanması ve buna bağlı karaciğer yetmezliği, gut, dejeneratif eklem hastalıkları (artrit), migren, flebit (venöz inflamasyon), polikistik over sendromu ve adet Obez bireylerde düzensizlikler daha sık görülür. Ayrıca obezite ile birlikte meme, rahim, kolon, yemek borusu, pankreas, böbrek ve prostat kanseri riskinin arttığı bilinmektedir. Obezite ile ilgili durumların çoğu, obezite tedavi edildiğinde veya başka bir deyişle sağlıklı vücut ağırlığı geri kazanıldığında iyileşir.
TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Diyet, egzersiz, bitkisel tedaviler ve ilaç tedavilerinin yanı sıra akupunktur ve benzeri alternatif tedaviler ile bazı hastalarda kısa süreli sonuçlar nadiren elde edilebilse de, sağlıklı sonuçlar genellikle başarısız olur veya kazanımlar uzun süre sürdürülemez.
Vücut kitle indeksi 40 kg/m2’nin üzerinde olan hastalar ve vücut kitle indeksi 35 kg/m2’nin üzerinde olan ve diyabet, hipertansiyon, koroner arter hastalığı veya uyku apnesi gibi obeziteye bağlı hastalıkları olan kişiler de obezite ameliyatı olabilir.
Vücut kitle indeksi 30 ile 35 kg/m2 arasında olan ve ilaçlarla kontrol altına alınamayan tip II diyabet hastalarında da metabolik cerrahi düşünülebilir ve bu operasyon seçilmiş diyabet hastalarına yardımcı olabilir.
OBEZİTE AMELİYATLARI
1. Mide hacmini azaltan ameliyatlar:
bir. Tüp Mide Ameliyatı: Tüp mide ameliyatı tüm hacim küçültme ameliyatları arasında en çok bilinen ve uygulanan ameliyattır. Bu ameliyatta mide küçük bir tüp haline getirilir ve böylece hasta daha az yemekle doyduğunu hisseder. Ayrıca iştah hormonu olan Ghrelin midenin belirli bir bölümünden salgılanır. Tüp mide ameliyatında bu segment büyük oranda çıkarıldığı için iştah baskılanır; Bu ameliyatı olan hastalar daha az aç hissedecek ve daha çabuk doyacaktır.
b. Gastrik plikasyon: Mide hacminin kıvrımlar yapılarak küçültülmesi esasına dayanır. Deneysel bir yöntem olarak kalmıştır ve yaygın olarak tanınmamaktadır.
2. Besinlerin emilimini bozan operasyonlar : Bu ameliyatlar, ince bağırsağın belirli bir bölümünden besinleri atlar. Bu ameliyatlar, besinlerin sindirilmeden ve besinlerin kan dolaşımına emilmesinden önce vücuttan atılmasını amaçlar.
3. İlk iki yöntemin kombinasyonu
bir. Gastrik Bypass (Roux-en-Y Gastrik Bypass): Bu yöntemde mide bir çay bardağı kadar küçük bir hacme indirilir ve ardından ince bağırsaklar tekrar mideye bağlanır. Midenin hem hacmi küçülür hem de besinler ince bağırsağın bir bölümünde sindirilmez. Bu ameliyat obeziteyi yönetmek için 40 yılı aşkın bir süredir uygulanmaktadır ve uzun vadeli sonuçları iyi bilinmektedir. Bu cerrahi yöntem obezite tedavisinde altın standart olarak kabul edilmektedir.
b. Mini Gastrik Bypass: Mide tüp şeklinde şekillendirilir ve ince bağırsak yeniden bu küçük mideye bağlanır. Bu tekniğin obezite ve özellikle diabetes mellitus için çok etkili olduğu gösterilmiştir. Mide ve yemek borusuna safra drenajı riski olan hastalarda kontrendike olabilir. Seçilmiş hastalarda iyi sonuçlar alınabileceği bilinmektedir.
c. Transit Bipartisyon: Sleeve gastrektomi yapılır, ince bağırsaklar bu tüpe bağlanır ve besinin bir kısmının anatomik rotayı izlemesi, diğer besinlerin ise alternatif yola bypass edilmesi amaçlanır. Bu yöntemde besinlerin bir kısmı normal rotayı takip ettiğinden ileride oluşabilecek vitamin ve mineral eksikliklerinin önüne geçilmesi beklenir. Alternatif yolu takip eden besinlerin, hastanın kan şekerini çeşitli hormonlar üzerinden düzenlemesine yardımcı olması beklenir. Diğer yöntemlere göre nispeten yeni bir cerrahi teknik olmasına rağmen erken sonuçları ümit vericidir.
d. Bugüne kadar duodenoileal bypass, jejuno-ileal bypass ve ileal interpozisyon dahil ancak bunlarla sınırlı olmayan birçok cerrahi teknik tanıtılmasına rağmen, etkileri, yan etkileri ve uzun vadeli etkileri hakkında diğer ameliyatlar kadar fazla bilgiye sahip değiliz. bu ameliyatlar çok az seçilmiş hastalarda yapılmaktadır. Bu tür ameliyatlar, mucizevi kurtuluş yöntemlerinden ziyade umut verici deneysel ameliyatlar olarak tanımlanabilir.
Zayıflamak için mide balonu kullanımı
Mide balonu ilk kez 1982 yılında implante edilmiş ve halen başarıyla kullanılmaktadır; Endoskopik teknik, su veya hava ile şişirilmiş bir balonu implante etmek için kullanılır. Fazla kilolu hastalar, balonun tipine ve içeriğine bağlı olarak 6 ila 12 ay içinde vücut ağırlıklarının ortalama %20 ila %30’unu kaybedebilir, ancak genellikle ilk bir ila üç yıl içinde nihai vücut ağırlığını %90 oranında korurlar.
Balon yerleştirme: Bu teknik anestezi uygulaması gerektirmez ve bir silikon balon hava veya su ile şişirilir. Hava dolu balonlar ortalama 12 ay mide lümeninde bırakılırken, su dolu balonlar mide içerisinde ortalama 6-8 ay kalabilmektedir. Böylece mide hacminin önemli ölçüde azalması ve sürekli tokluk hissi hastaların kişiselleştirilmiş bir diyet programı izlemesine yardımcı olur. Bu süre içerisinde hastaların belirli aralıklarla kliniğe gitmesi gerekmekle birlikte normal yaşantısına dönebilmekte ve bu süre sonunda yine endoskopik teknikle balon söndürülerek çıkartılmaktadır.
POSTOPERATİF DÖNEM
Obezite cerrahisi öncesi diyetisyene danışmak ve ameliyat sonrası beslenme planı hakkında detaylı bilgi almak gerekir. Size takip etmesi kolay bir diyet reçete edilecektir. Ameliyatla değiştirilen anatomi ve hormon salgıları bu diyete uymanıza yardımcı olacaktır. Ayrıca ilk 3 ay yorucu egzersizlerden kaçınmanız önerilir. Yürümek ve yüzmek gibi hafif egzersizler vücudu fazla yormayan daha iyidir. Ameliyattan 3 hatta 6 ay sonra istediğiniz egzersizi yapabilirsiniz. İdeal vücut ağırlığına ulaşmak için hareketsiz olmayan yaşam tarzı şarttır. Ayrıca postoperatif dönemde düzenli aralıklarla kontrollere gitmek çok önemlidir. Hiçbir şey ters gitmezse, ilk yıl için üç ayda bir, ikinci yıl için altı ayda bir ve daha sonra yılda bir kez takip ziyaretlerine katılmalısınız.
Şeker hastalığı, hipertansiyon, yüksek kolesterol veya uyku apnesi için aldığınız ilaçlar muhtemelen değişecektir; dozları azaltılacak veya ilaçlar durdurulacaktır. Obezite cerrahisinin türü ne olursa olsun hem yetersiz beslenmeye hem de emilim bozukluğuna bağlı olarak bazı eksiklikler gelişebilir. Takip muayenelerinde tespit edilen demir, B vitamini, kalsiyum veya diğer vitamin ve mineral eksiklikleri genellikle çok kolay tedavi edilir. Ancak, uzun vadeli eksiklikler, takip ziyaretlerini görmezden gelirseniz ciddi sorunlara yol açar. Bu durum o kadar önemlidir ki, pek çok sağlık kuruluşu, takip vizitesine gelemeyeceklerini belirten hastalara ameliyat yapmamaktadır. Takip ziyaretlerine katıldığınız sürece herhangi bir eksiklik için endişelenmenize gerek yoktur.
Yaklaşık 45 yıldır zayıflama ameliyatları yapılmaktadır. Daha önce açık cerrahi tekniği kullanılıyordu. Modern cerrahi yöntemler sayesinde kapalı (laparoskopik) cerrahi teknikleri kullanılabilmektedir. Yukarıda belirtilen tüm obezite ameliyatları kapalı yöntemle başarı ile yapılabilmektedir. Böylece nekahat dönemi daha kısa olur, ağrı çok az olur ve ameliyat sonrası dönemde hemen hemen hiç iz kalmaz.
Obezite sorununun ortaya çıkmasında birçok faktör rol oynamaktadır. Bunlardan kısaca bahsetmek gerekirse;
- Superalimentasyon ve yanlış beslenme alışkanlıkları
- Yetersiz fiziksel aktivite
- Yaş
- Cinsiyet
- Eğitim Seviyesi
- Yaşam kalitesi
- Finansal durum
- Hormonal ve metabolik faktörler
- Genetik faktörler
- Psikolojik problemler
- Sık kullanılan düşük enerjili diyetler
- Sigara ve alkol tüketimi
- Antidepresanlar gibi çeşitli ilaçların kullanımı
- Teslimatlar arasındaki parite ve aralıklar
Bu tür faktörler obezite sorunlarına neden olur. Bu durumlar obeziteye neden olurken, obezitenin neden olduğu sağlık sorunları da vardır. Obez kişilerde obeziteye bağlı olarak birçok hastalığa rastlanmaktadır. Bunlar:
- İnsülin direnci
- 2 tip diyabet
- Hipertansiyon
- Metabolik sendrom
- safra kesesi hastalıkları
- Birkaç kanser türü
- Kireçlenme
- İnme
- uyku apnesi
- hepatosteatoz
- Hirsutizm
- Cerrahi müdahalelerde artan riskler
- Zihinsel problemler
- Astım
- Koroner arter hastalığı
- Kan kolesterolünde artış
- Nefes almakta zorlanma
- Hamilelik komplikasyonları
- Menstrüel bozukluklar,
- Deri ve mantar enfeksiyonları
- Kas-iskelet sistemi sorunları
Pek çok ciddi sağlık sorununa neden olan obezite nasıl tedavi edilir?
Obezite tedavisinde kullanılan yöntemler 5 grupta açıklanırsa;
Obezitede tıbbi beslenme (diyet) tedavisi
Hazırlanan diyet programı kişiye özel olmalıdır. Diyet tedavisinde amaç, enerji açığı oluşturarak vücuttaki yağ birikimlerini azaltmaktır.
Ayrıca diyette kaslarda ve hayati organlarda hücre kaybına neden olmadan yağ birikintilerinde azalma sağlanmalı, vitamin, mineral ve elektrolit kaybı da önlenmelidir.
Obezitede egzersiz tedavisi
Kalp ve solunum kontrol edildikten sonra egzersiz tedavisine başlanır. Daha erken dönemlerde egzersiz tedavisi orta düzeyde haftada 3 ila 5 gün 30-45 dakika olarak yapılır. Fiziksel aktiviteye basit egzersizlerle başlanır ve kademeli olarak arttırılır.
Obezitede farmakolojik tedavi
Obezite tedavisinde destekleyici ilaçlar kesinlikle her hasta için uygun değildir. Bu tür ilaçlar bir doktorun tavsiyesi ve kontrolü altında kullanılmalıdır.
Öncelikli endişemiz olan cerrahi tedavi “Obezite Cerrahisi” nedir?
Obezite sadece diyet programları, egzersizler veya ilaç tedavisi ile kontrol altına alınabilecek bir sağlık sorunu değildir. Bu tedavi yöntemleri ile verilen kiloları geri almak, diğer bir deyişle verilen kiloyu korumamak mümkündür. Obezite tedavisinde en etkili yöntem obezite cerrahisidir. Kısaca cerrahi müdahale ile obezite sorununu ortadan kaldırmaktır.
Obezite cerrahisi temel olarak iki prensibe dayanmaktadır. Obezite cerrahisinde amaç; mide hacmini küçültmek ve/veya beslenme emilimini önlemek anlamına gelen “malabsorpsiyon” için. Obezite süresi 5 yıldan fazla ise ve hasta 20 ila 60 yaş arasında ise obezite cerrahisine başvurulabilir.
Aşırı kilolu hastalara kilo vermek amacıyla yapılan cerrahi müdahale, Eski Yunanca kilo anlamına gelen “baros” kelimesinden türeyen obezite cerrahisi veya bariatrik cerrahi olarak adlandırılır.
Günümüzde giderek yaygınlaşan yöntemlerden biri olan obezite cerrahisinin sonuçları diğer yöntemlere göre daha başarılıdır. Cerrahi müdahale ile sağlanan kilo kaybı ölüm oranını önemli ölçüde azaltır. En büyük avantajı obeziteye bağlı hastalıkları azaltmasıdır.
Obezite cerrahisine uygun olmayan durumlar da vardır. Bunlar:
Kontrendikasyonlar
- Şiddetli yeme bozukluğu
- Aşırı alkol kullanımı ile kalıcı obezite
- Ciddi sistemik hastalıklar
- Üst sindirim sistemini etkileyen hastalıklar
- Antiinflamatuar ilaçların düzenli kullanımının gerekliliği
Obezite cerrahisinde kullanılan yöntemler;
Gastrekomi kolu
Bu ameliyat tüp mide ameliyatı olarak bilinir. Bu yöntemde midenin belirli bir bölümü cerrahi olarak çıkarılır ve geriye tüp şeklinde bir mide bırakılır. Sadece besin miktarını azaltarak kilo vermeyi sağlar.
Mide By-pass Ameliyatları
Besin alımını ve besinlerin emilimini azaltan ameliyatlara mide by-pass ameliyatları denir. Bu cerrahi müdahalede mide küçültülür ve ince bağırsağın bir kısmı sindirim ve emilim açısından devre dışı bırakılır. RYGB dediğimiz klasik by-pass ameliyatı mideyi en çok küçülten ameliyattır. Absorpsiyon kontrol seviyesi neredeyse sıfırdır.
Duodenal Switch Ameliyatı
Kilo kaybını en uzun süre sağlayan ve koruyan en eski ve en güçlü Obezite Cerrahisidir. Ömür boyu diyet uygulanmaz ve beslenme kısıtlanmaz. Bu etki absorpsiyon kontrolüne bağlıdır.
ÖMÜR BOYU YOĞUN VİTAMİN VE MİNERAL DESTEĞİ KESİNLİKLE GEREKLİDİR
Hangi obezite hastasında hangi cerrahi yöntemin kullanılacağına dair bir standart olmamakla birlikte hastanın yaşı, cinsiyeti, VKİ, aşırı kiloya neden olan beslenme alışkanlığı, yağ dağılımı, ek sağlık sorunları ve objektif olarak verilen kilo kaybı miktarı gibi birçok faktör, oyun bu kararda bir rol.