Obeziteyi yenmek için uzun süre uygulanan bilinçsiz diyetler ve terk edilen egzersizler, fazla kiloların geri alınmasına neden olur. Obezite cerrahisi kalıcı kilo kaybını sağlayarak sağlıklı bir yaşam tarzının benimsenmesine katkı sağlar Ancak bu noktada doğru yöntemin seçilmesi büyük önem taşımaktadır. Örneğin ileride bebek sahibi olmak isteyen kadınlara mini gastrik bypass yöntemi uygulanmamalı, aşırı kilolu diyabetli hastalara ise duodenal switch önerilmemektedir. İşte detaylar…
İnsan yaşamının devamı enerji sürekliliğine bağlıdır. Başka bir deyişle, tıpkı bir arabaya yakıt verildiği gibi, besinler de aynı şekilde alınmalıdır. Ancak burada bir fark var. Yemek yediğinizde mide bir kas gibi büyür ve boş olduğunda küçülür. Ancak bu noktada beslenme yetersizlikleri ve fiziksel aktivite eksikliği nedeniyle mide küçülemez hale gelir. Büyüyen mideye bağlı hormonların aktivitesi yüzeyde artar, bu da iştahı uyarır. Bir süre sonra az miktarda besin tüketilse bile besinler depolanır.Böylece kişi kilo almaya ve diğer hastalıklara neden olan diyetten şikayet eder ve cerrahi yöntemleri denemek ister.
BARİATRİK CERRAHİ PREOPERATİF HAZIRLIK
Obezite cerrahisi öncesinde hastanın mutlaka bir hazırlık dönemi geçirmesi gerekir. Hazırlık döneminde multidisipliner bir değerlendirme esastır. Bir dahiliye, gastroenteroloji, endokrinolog hastayı değerlendirmelidir. Örneğin midede fıtık olup olmadığı, hastanın cinsiyeti, obeziteye bağlı hastalıkları belirlenmeli ve buna göre cerrahi yöntem seçilmelidir. Örneğin vücut kitle indeksi yüksek ve kalp hastalığı olan hastaların tüp mide ameliyatı ile hızla iyileşmesi amaçlanır. İstenirse ikinci bir ameliyat yapılır. Ayrıca hastanın daha önce bu tip bir ameliyat geçirip geçirmediği kontrol edilmeli ve buna göre yöntem belirlenmelidir.
DAHA ÖNCE TÜP MİDE AMELİYATI OLMUŞ KİŞİLERDE İSE DURUM FARKLIDIR.
Hasta daha önce tüp mide ameliyatı geçirmiş ve kilo almışsa bu başarısızlığın sebebinin araştırılması gerekir. Teknik veya hasta kaynaklı nedenler varsa hastaya ikinci bir ameliyat yapılması normal bir hastaya göre daha riskli olabilir. Her vaka ayrı ayrı ele alınmalı, yeni bir ameliyatın nasıl yapılması gerektiği ve hangi ameliyatın seçileceği multidisipliner bir şekilde değerlendirilmelidir. Değerlendirme sonucu hasta ile paylaşılmalı, hasta doğru bilgilendirilmeli ve sonrasında hasta ile birlikte cerrahi sürece karar verilmelidir.
HIZLI KİLO ALIMI ÖLÜME NEDEN OLABİLİR
Vücut Kitle İndeksi 35’in üzerinde olan bir hasta, kaç diyet planı izlerse izlesin, verdiği kiloları geri alır Hiçbir diyet sonsuza kadar işe yaramaz. Ancak cerrahi yöntemlerin başarılı olabilmesi için doğru yöntemin doğru hastaya uygulanması ve hastanın kontrol sürecinin takip edilmesi gerekir. Ayrıca ameliyat için hızlı kilo alan hastaların vücudunda komplikasyonların oluşabileceği, ameliyat olmak için kısa sürede kilo alan kişinin vücudunda proteinlerin azaldığı ve bunun da iyileşme süresini uzattığı asla unutulmamalıdır. Ameliyat olmak için çok kısa sürede belirli bir Vücut Kitle İndeksine ulaşan kişilerin ameliyatlarının başarısız olabileceği ve ölüme yol açabileceği gözden kaçırılmamalıdır.
MİDE BANDI BİR ZAMANLAR EN POPÜLER KİLO VERME AMELİYATIYDI. ŞİMDİ YAVAŞ YAVAŞ TIP TARİHİNİN ÇÖPLÜĞÜNE ATILIYOR.
Mide bandı ve lap bandı olarak tanımlanan uygulamada midenin üst kısmına yemek borusunun hemen altına manşet şeklinde silikon bant takılır ve mide ikiye bölünür. Tüketilen besinler üstte toplanır ve alta geçmez. Ancak, bu yöntem artık popüler değil. Çünkü burada hormonal aktivite göz ardı edilir. Hormonlar beyne beslenmeyi uyarmak için sinyaller gönderirken, bantlı mide buna izin vermez ve aç kalmaya devam eder. Kişi aç olduğu ve yemeye devam ettiği için kusmaya neden olur. Bandın en önemli özelliği içindeki hazneye sıvı verilerek şişirilebilmesidir. Her 15 günde bir bu hazneden sıvı almak ve bu hazneye sıvı vermek gerekir. Hasta doktora gitmediğinde, iltihaplanma gibi komplikasyonlar yaşayabilir. Ayrıca mide bandı hamile kalmak isteyenler için uygun değildir. Hamilelik sırasında rahmin büyümesiyle birlikte bandın yukarıya veya mide duvarına doğru kayması söz konusu olabilir. Ayrıca bant çıkarıldıktan sonra hastalar tekrar kilo alır, bu nedenle uzun süreli başarı getirmez.
Obezite cerrahisinde yöntemler cinsiyete, kiloya, hastalığa, yaşa ve kadınların ilerde hamile kalıp kalmayacağına göre değişmektedir. Obezite tedavisinde kullanılan cerrahi yöntemler şu şekilde sıralanabilir:
• Gastrekomi kolu: Anatomik olarak mide şeklinde soru işareti. Tüp mide ameliyatı ile midenin üst, soru işareti şeklindeki kısmı çıkarılır, mide ünlem işareti gibi olur. Bu sayede mide 100-150 ml arasında bir hacme ulaşır. Ameliyatla alınan kısımda da leptin ve ghrelin hormonları bulunur. Ghrelin’in çıkarılması kilo kaybına katkıda bulunur ve açlığı azaltır. Tüp mide yöntemi doğru hastada yapıldığında kalıcı başarılara sahiptir. Hastalar operasyon öncesi ve sonrası beslenme uzmanı tarafından görülmelidir. Burada beslenme uzmanının işi hastalara uygun diyeti reçete etmektir. Ameliyattan 24-48 saat sonra hastaya geçiş röntgeni çekilmelidir. Ameliyat sonrası herhangi bir komplikasyon olup olmadığını ortaya koyan radyolojik bir incelemedir.
15 gün sonra diyetisyen tarafından verilen besinler verilen miktara göre ve kıyma makinesinden geçirilerek tüketilmelidir. Bir ay sonra diyetisyen tarafından verilen besinler uygun şekilde çiğnenerek yenilmelidir.
• Gastrik Bypass Ameliyatı: Bu yöntemle mide zannedildiği gibi bypass edilmez, ince bağırsaklar bypass edilir. Gastrik bypass ameliyatı da laparoskopik olarak yapılır.
Bu ameliyat ile mide hacmi küçülürken aynı zamanda vücuda alınan gıdaların emilimini de etkileyerek vücuda faydalı olmadan atılıma neden olur. Bu ameliyatın en önemli dezavantajı, gerekli olan bazı besin maddelerinin emilim bozukluğuna bağlı olarak ilerleyen günlerde bazı vitamin eksikliklerinin ortaya çıkabilmesidir. Tüp mide ameliyatından hemen sonra egzersiz yapılması önerilir ancak gastrik bypass ameliyatından sonra egzersiz yapmadan kilo kaybı olur. Ancak hastanede kalış süresi Sleeve Gastrektomiye göre daha uzundur. Tüp mide ameliyatında hastalar 2-4 gün içinde, mide baypas ameliyatı için 4-6 gün içinde taburcu edilir. Her iki yöntemde de hastaların ameliyattan sonraki ilk 48 saatin riskleri konusunda bilgilendirilmesi gerekir.
• Mini Gastrik By-Pass: Bu yöntemde uzun bir mide tüpü oluşturulduğu için ince bağırsak parçası mideye birleştirilir. Ameliyat süresi daha kısa ve maliyeti daha az olmasına rağmen tip 2 diyabeti ortadan kaldırma ve kilo verme etkisi başarılıdır. Ayrıca bu yöntemde hastaların bağırsak hareketleri hızlı bir şekilde eski haline getirilir. Yöntemle yenen besinlerin miktarı azalırken bir kısmı emilmeden atılır. Tüm obezite ameliyatları gibi bu yöntem de diyet, egzersiz ile kilo vermeyi başaramayanlarda uygulanmaktadır. Roux-en-Y Gastrik Bypass olarak da bilinen bu yöntem şeker hastalığında oldukça etkilidir ancak hamile kalmak isteyen hastalara bu ameliyat uygulanamaz. Çünkü bu yöntemde karın içi anatomisi değiştirilir, ayrıca B9 ve B12 gibi vitaminler yağlarla birlikte kaybedilir. Ek olarak,
• Duodenal Switch: Gastrik bypass gibi Duodenal Switch de hem kısıtlayıcı hem de absorpsiyon azaltıcı etkileri olan operasyonlardan biridir. Vücut Kitle İndeksi çok yüksek olan diyabet hastalarına da Duodenal Switch önerilir. Bu ameliyat ile büyük bir kitle kaybı sağlanır. Yönteme başvuran hastaların hastanede daha uzun süre kalması gerekir. Ameliyattan sonra sık ishal olabilir. Bu nedenle hastalara kilo vermek isteyip istemedikleri sorulduktan sonra bu yan etkiler açıklanmalıdır. Ameliyat yaklaşık 2-2,5 saat sürer ancak hastaların 1-2 gün yoğun bakımda kalması beklenir. Kontrol amaçlı geçiş röntgeni çekilen hastalar, cerrahi ekiple birlikte endokrinolog ve diyetisyen tarafından takip edilmelidir.